Değerli basın mensupları ve çok kıymetli meslektaşlarım,

Ankara Barosu gelenek haline getirdiği uygulamasıyla baroya mensup meslektaşlarımızı, savunmalarını dahi istemeden merkez ve kurullardaki görevlerinden almakta, kurul ve merkez üyeliklerinden çıkarmaktadır.

2024 yılı Haziran ayında meslektaşımız Av. Merve AYVALI Çocuk Hakları ve Kadın Hakları Merkezi üyeliklerinden, 2024 yılı Kasım ayında meslektaşımız Av. Avnullah Resul ÖZGİŞİ Avukat Hakları Merkezi divan üyeliğinden ve son olarak dün itibarıyla da meslektaşımız Av. Seçkin Özdemir İnsan Hakları Merkezi üyeliğinden, sosyal medya paylaşımları bahane edilerek hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeksizin keyfi bir tutumla çıkarılmıştır.

Ankara Barosu yönetimi, avukatların artık kangren haline gelmiş mesleki sorunlarına çözüm bulmak ve açlık sınırında yaşamını sürdürmeye çalışan meslektaşlarımız için mücadele etmek yerine; mensuplarının ifade özgürlüğü kapsamında sosyal medya hesaplarında dile getirdikleri düşüncelerine müdahale etmeye ve ifade özgürlüğü kapsamında beyan edilen bu düşünceler sebebiyle yaptırımlar uygulamaya kalkmıştır.

Anayasamızın 26. Maddesinde korunan ifade özgürlüğü, en çok da avukatların meslek kuruluşu olan Ankara Barosu yönetimi tarafından savunulması gerekirken, konu Türk Milliyetçisi ve Atatürkçü avukatlar olunca, baro yönetimi Anayasa ile teminat altına alınan ifade özgürlüğüne karşı dahi savaş açmıştır.

Daha birkaç yıl evvel “Hukuksuzluğun tam da karşısındayız!” ifadelerini içeren pankartı, arkamızdaki bu binaya boylu boyuna asan baro yönetimi bugün itibariyle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kutlu ilkelerinin ışığında aklı hür, vicdanı hür şekilde mücadele eden Ankara Barosundaki Türk milliyetçisi avukatların tam da karşısında olduğunu beyan etmiştir! Daha birkaç yıl evvel hukuksuzluğa karşı mücadele eden Ankara Barosu Yönetimi, bugün hukuksuzluklar silsilesinde bir baş figüran olmuştur.

Meslektaşlarımız görevden alınırken hangi sosyal medya paylaşımları nedeniyle görevden alındıkları ortaya konmamış, savunmaları dahi istenmemiş, baroların temsil ettiği kutsal savunma hakkı kendi mensubuna çok görülmüştür. Baro yönetimi “Ben öyle uygun gördüm” düsturuyla hareket etmiştir. Ankara Barosu yönetimi, bölücü örgüt yandaşlarına karşı şirin görünmek için çırpınırken, Türk Milliyetçiliği düşüncesini kendisine şiar edinen meslektaşlarını görüşlerinden ötürü açık şekilde dışlamakta ve onlara karşı savunma hakkı dahi vermeyen baskıcı tutumunu sürdürmektedir.

Her fırsatta kapalı kapılar ardından bizi ayrımcı olmakla itham eden Baro Yönetimine huzurlarınızda; buradan bildiriyoruz! Evet bizler ayrımcıyız! Türk milletine dost olanla, düşman olanı ayırırız! Türk bayrağına saygı ve sevgi ile selam duranlarla, onu ayaklar altına almak isteyen alçakları ayırırız! Türk kanunlarına riayet edenlerle, o kanun düzenini insan hakları maskesi ardına saklanarak ortadan kaldırmaya çalışanları ayırırız! İnsan haklarını sadece bölücü terör örgütü mensuplarına bahşedilmiş bir hak olduğunu zanneden riyakar yöneticileri ayırırız! Türk milletinin refahını isteyenlerle, Türk milletinin yok olması için ellerini ovuşturanları birbirinden ayırırız!

Gelinen bu noktada; bugün İstanbul Barosu’nun adı kayyum ile anılırken aslında İstanbul barosu yönetimi ile birebir aynı zihniyete sahip olan Ankara Barosu Yönetiminin rahat bir şekilde görevine devam ediyor olmasını sağlayan Türk Milliyetçisi Avukatlar Grubudur! Ankara Barosunun şerefini ve haysiyetini Genel Kurul gününden bu yana Türk Milliyetçisi Avukatlar Grubu olarak bizlerin tavrı ve duruşu korumuştur. Buna karşılık Ankara Barosu’nun mevcut yönetimi ise süregelen tavrıyla, Cumhuriyetin kurucu değerlerini savunan biz Türk Milliyetçisi avukatları karşısına alarak, bölücü zihniyete şirin görünmeyi tercih etmiştir.

Bizler Türk milliyetçisi avukatlar olarak; ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde; aziz şehitlerimizin uğruna can verdiği bu topraklarda, Türklüğün şanını ve Türk milletinin haklarını savunmak, ülkemizi güçlü ve müreffeh yarınlara çıkarmak için sonuna kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha bildiriyoruz.

Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Ne mutlu Türk’üm diyene!

TÜRK MİLLİYETÇİSİ AVUKATLAR GRUBU

29 OCAK 2025 - ANKARA